Depolama hizmet sağlayıcılarının operasyonlarıyla ilgili pek çok riskli konu bulunmaktadır. Bunların en önemlileri arasında yangın, can kaybı ya da yaralanmaya yol açabilecek iş kazaları, bina taşınmazında ya da raf sistemlerinde yaşanacak çökmeler sayılabilir. Ancak tüm bu tehlikelerin aynı anda yaşanabileceği bir doğal afet olan depremle de her zaman karşı karşıya kalabiliriz.
Eylül ayının son günlerinde İstanbul’da yaşanan deprem sonrasında sprinkler patlamaları, raflardan düşen birkaç koli ve depoyu terk etme esnasında hafif yaralanan personel kazaları dışında büyük hasarlar yaşanmaması hepimiz için teselli oldu.
Tersi bir senaryoda ve olası büyük depo hasarlarına iki açıdan bakmak gerekir:
- Deponun göreceği zararlar: Depoda yer alan emtia zarar ve kayıpları, bina veya ekipmanlarda meydana gelebilecek hasarlar ve çalışanlarının ölümü veya yaralanması ile sonuçlanabilecek durumlar bu grupta yer alır.
- Dolaylı olumsuz etkiler: Büyük bir deprem yaşanması şehirlerin etrafını çevreleyen lojistik depolardan ürün çıkışını etkileyecektir, hatta durma noktasına getirecektir. Bu durum, doğal afetten etkilenen büyük kitlelerin ihtiyaçlarının şehrin içine ulaştırılamaması anlamına gelmektedir.
Dolayısıyla tüm depo yöneticilerinin sadece kendi personel ve operasyonlarına karşı değil, büyük bir doğal afet sonrasında topluma karşı da büyük sorumlulukları bulunmaktadır. Sektör olarak bu sorumluluğumuzu yerine getirebilmek için tüm eksiklikleri önceden tespit etmek önlem almak son derece önemlidir.
Bu vesileyle, yaşanabilecek daha büyük depremlere karşı depolarda alınması gereken tedbirleri sizlere bir kez daha hatırlatmak istedik.
- Öncelikle deponun, depreme dayanıklı statik hesap, beton ve çelik kalitesine sahip olduğundan emin olunmalıdır.
- Depolar 180 dakika aleve dayanıklı duman tahliye fanları, alarm kabloları ve alev yürütmez halojenden arındırılmış kablolamaya sahip olmalıdır.
- Tüm personele deprem esnasında ve sonrasında yapılması gerekenlerle ilgili eğitimler verilmeli ve her yıl deprem tatbikatı yapılmalıdır.
- Deprem esnasında sorumluluk alması gereken çalışanlar belirlenmeli ve bu çalışanların görevlerini tam olarak bildiğinden emin olunmalıdır.
- Depo içerisinde çalışan personelin deprem esnasında toplanacağı güvenlik alanları belirlenmelidir. Raflardan uzak, elleçleme, sipariş hazırlama ve sevkiyat alanları bunun için kullanılabilir. Çalışanların sarsıntı geçene kadar bu bölgelerde kalması sağlanmalıdır.
- Sarsıntı durduğunda dışarı çıkan personelin toplanacağı noktalar belirlenmelidir. Dışarı çıkma akışını engellememesi için tüm turnike ve kapıların kolayca serbest geçiş haline getirilebileceği bir düzenek kurulmalıdır.
- Raflar aşırı yüklenmemeli ve yılda en az bir defa periyodik kontrolleri yapılmalıdır.
- Palet ağırlıkları kontrol edilmeli, beyan edilen ağırlık ile paletin gerçek ağırlığının aynı olduğundan emin olunmalıdır.
- Raf sistemlerinde deprem çaprazlarının olduğundan emin olunmalıdır. Rafların arkasındaki çaprazların bir kısmı deprem çaprazı değil, palet yükleme esnasında hareket olmaması için kullanılan gergi elemanlarıdır. Asıl deprem çaprazları raflar gibi zeminde biter ve yere sabitlenmiştir. Bu şekilde deprem kuvvetini sönümleyerek zemine aktarırlar.
Sprinkler sistemler için sismik askılama sistemleri kullanılmalıdır. Bu sayede hem olası bir alev anında sistemlerin sorunsuz bir şekilde çalışması güvence altına alınmış olunur, hem de zamansız patlayan sprinkler nedeniyle ürünlerin zarar görmesinin önüne geçilebilir.